HÖH mü tek başına, yoksa tamamınız mı çağdaş demokrasinin ve Avrupa Birliğinin dayandığı değerlerden kendinizi yalıtıyorsunuz?

Share this history on :
HÖH mü tek başına, yoksa tamamınız mı çağdaş demokrasinin ve Avrupa Birliğinin dayandığı değerlerden kendinizi yalıtıyorsunuz?
 
BİLDİRGE

     Sanırım hepiniz için sevindirici bir haber konusunda, sizleri bilgilendirmek amacıyla Hak ve Özgürlükler Hareketi Meclis Grubu adına sözü aldım. Ellerimde, GERB tarafından atanan Sliven Valisinin, dönemin GERB milletvekili ve şimdiki Borisov Hükümetinde Tarım ve Gıda Bakanı Sayın Desislava Taneva’nın ihbarı doğrultusunda verdiği ceza kararına ilişkin, ödenen 500 Levalık ceza makbuzunu (Banka hesap belgesi) tutuyorum.  Bulgaristan’ın Avrupa Birliği’ne üyeliğinin sekizinci yılında, Mecliste siyasi güç olarak bulunan bir partinin başkanı, Seçim Yasasının ayrımcı kuralları uygulamasının doğrudan bir sonucu olarak, para cezasına çarptırılıyor, çünkü en doğal insan hakkını kullanmış –seçmenleriyle anadilinde de konuşmuş. Eğer sevinciniz cezanın nispeten düşük miktarda olduğundan gölgelendiyse, çünkü Yasada bu denli ciddi suç işlendiğinde cezanın 2000 Levaya kadar olması öngörülüyor, o zaman, ben sizleri hemen rahatlatayım, çünkü son seçim çalışmalarımız sırasında ben ve arkadaşlarım çok daha ağır para cezası olan 2000 Leva ile cezalandırıldık. Bir istisna dışında –Plovdiv Bölge Valisi beni “hayret verici” 687 leva ile cezalandırılmış.  

    Birincisi, saygıdeğer Bulgar Sosyalist Partili sevgili meslektaşlarım, bu makbuz Soya Dönüş Sürecinin bir kalıntısıdır. Fark, o yıllarda cezanın 5 Leva, şimdi ise 500 ile 2000 Leva arasında olmasındadır.          

    İkincisi, hatırlatmada yarar var, Seçim Yasasındaki ayrımcı metim Hak ve Özgürlükler Hareketi dışında meclisteki tüm siyasi güçler; GERB, BSP, Ataka, Demokratlar (Maviler) ve diğerlerinin çok hoş bir uzlaşısıyla kabul edildi. Temel insan hakkı –Anadilini savunurken, bizler yalnız kaldık, deyimi uygun ise tek başımıza kaldık. 

    Yani bugünkü konuşmam tek başına kalmayla ilgili. HÖH mü tek başına, yoksa tamamınız mı çağdaş demokrasinin ve Avrupa Birliğinin dayandığı değerlerden kendinizi yalıtıyorsunuz? Bu, cevap dahi gerektirmeyen çok açık bir sorudur. Yalnız değiliz. Uluslararası antlaşmalar bizimledir ve bu yüzden sorumlu bir biçimde duyuruyorum ki haklarımı Strasburg’da arayacağım, doğal olarak diğer meslektaşlarım da bunu yapacaklar.  Ülkemizi sevmediğimizden değil, çünkü ülkemizi eşit vatandaşlara sahip demokratik bir vatan olarak görmek istiyoruz.

    Bizler yalnız kamlıyı daha 1984 yılında öğrendik. Ordunun İstihkâm (İnşaat) Birliklerinde yalnızdık, aynı şimdi azınlık mahallelerinde yalıtıldığımız gibi. Bu yüzden bölücülüğün değil, toplumsal bütünleşmenin yolundayız.  

    İlk görüşmede her ne zaman HÖH Eğitim Yasasında Anadili konusunu gündeme getirdiyse, hep tek başına kalmıştır;  Soya Dönüş Süreci esnasında yaşamını yitirmiş kişilerin adlarının idari yoldan geri verilmesi konusunda sunduğu Sivil Kayıt Yasası görüşmelerinde de yalnız kalmaktadır. Çünkü sizler Soya Dönüş Sürecini Meclis Bildirgesinde sözlerle kınıyorsunuz, ama bu Sürecin kalıntılarını ortadan kaldıracak HÖH önerisine karşı çıkıyorsunuz ve çünkü sizlere nazaran bizler yüce değerler hareketi partisiyiz. Hiç şüphe yok ki, bizler Bulgar Vatandaşlığı Yasasında, Mağduriyete Uğramış Kişilerin Siyasi ve Vatandaşlık Haklarının Yeniden Kazandırılması Yasasında da yalnız kalacağız. 

    Sizlere çok açıklayıcı bir örneği daha hatırlatmak istiyorum –Hak ve Özgürlükler Hareketinin başka bir yalnız kalışını. Bizler yalnızdık, 42. Halk Meclisinde amaca özel Avrupa karşıtı bir çoğunluğun desteklediği,  Bulgaristan’ın Avrupa Birliği Katılım Antlaşmasını çiğneyen, Ataka partisinin sunmuş olduğu Avrupa vatandaşlarının Bulgaristan’da arazi satın alma yasağının erteletim önerisine karşı oy vererek, tek başımıza bırakıldık. Aslında, o zaman kim yalıtıldı? GERB, BSP, Ataka’nın oluşturduğu büyük çoğunluk mu ya da yalnız kalmasına rağmen, aynı anda hem ulusal sorumluluğuna, hem de Avrupa değerleri doğasına sadık kalan HÖH mü? Sözde tek başına bırakılan HÖH’ün aksine, sizler –GERB, BSP, Ataka meclis bütünleme sınavına girmek zorunda kaldınız. Avrupa değerlerinin ağır bütünleme sınavı sizlerde her zaman güçlük yaratır, çünkü siyasi kimliğinizle ve demokratik boyutlarıyla sorununuz var. Bir yıl önce, Erteletim oylanırken, HÖH yalıtılmadı, Bulgaristan’ın uygar seçiminden sizler kendi kendinizi yalıttınız.    

    Aynı bugün olduğu gibi, memnun bir şekilde ellerinizi ovuyorsunuz, HÖH’ü yabancı düşmanlığı ve nefret söylemi mücadelesinde yalnız bıraktığınız için. Eğer bugün, bizler Roman vatandaşların eşit haklara sahip oldukları ve hiç kimsenin onlara yönelik çiftlik hayvanları ve vahşi hayvanlar, hele hele de insan benzeri maymun karşılaştırması yaparak hakaret edemeyeceği savımızda yalnızsak, bu bir yalnızlık değildir. Bu ayrıcalık olmadan önce, siyasi bir gurur ve sorumluluktur.

    Bugün çok daha emin bir biçimde tekrarlıyorum. Eğer bir bakan böyle bir benzetme yaptıysa, bu sağlık bölümü yönteminde tam başarısızlıktan ziyade, güvensizlik oyu tartışması için çok daha ciddi bir gerekçedir. Sizin çözümünüz farklıdır. Bu demokratik duyarlılık ve de değer seçimi düzeyinde bir sorundur, değerler konumlandırılması sorunudur. Konumlandınız. Topluca. Yeni bölünme hattı oluşturmaktasınız. İktidardan ziyade –muhalefet.     

    Bu durumda, kötü niyetli bir şekilde bize zayıflık olarak tanımladığınız olgu, bizim gücümüzdür. Çağdaş siyasanın zorunlulukları olarak eşitliği ve çok kültürlülüğü korumamızdır. Çünkü güvensizlik oyu istemini başlatan, yalıtımda değildir, gerçek insani değerler yalıtımdadır. Aynı gerilemenin çağdaşlığı yalıttığı gibi.  

    Günümüzde insani değerler karşıtı düz siyasi düşünce bir partiyi yalıtmaz, onun etnik hoşgörü çağrısını yalıtır ve bu böyledir, çünkü halkçılık sağ mı sol mu bakmaksızın, ortak özelliklere sahiptir.  Bundan şu anlam çıkıyor –düşman tektir, etnik olarak belirlenen, azınlık –çiftlik hayvanıdır.
   
    Hedefimiz hükümeti düşürmek değildi. Bakanın istifasına yol açacak bir yanılsamaya da kapılmadık. Hatta BSP’nin desteğini alamayacağımızdan emindik. Çünkü güvensizlik oyu için gerekli on imza karşısında, Soya Dönüş Süreci zamanaşımının düşmesi fikrimizi hiçbir şekilde ticaret konusu yapamayız. Hedefimiz tüm demokratik kaynaklarını yoklamak ve de yabancı düşmanlığı ve nefret söylemiyle ilgili değerler tartışmaları için onu seferber etmekti. Bu tartışmaların doğal yeri meclistir.  Görünüşe göre böyle tartışmalar yapılmayacak, o da HÖH’ün yalıtılmış olmasından değil de diğer patilerin değerler yalıtımında olduğu için. Ancak, HÖH sayesinde toplumda bu tartışmalar başladı. Eğer biz olmasaydık, Bakanın bu sözleri konuşulmayacak ve atlatılacaktı ki bu da demokratik olgunluk ve duyarlılık seviyesi için çok acı bir kanıttır. Kuşkusuz olumlu bir etkiye de sahiptir. Birincisi, BSP ve HÖH’ün ortak hareket eden partiler oldukları efsanesi öldü. İkincisi, nefret söylem dili sadece başbakanın tavsiyesini dayanmaksızın şaşalacyak, kabuğuna geri çekilecek, geçici olarak gizlenecek, kuluçka safhasına dönecek, ama artık onun varlığından haberdarız ve bu da İkinci Borisov Hükümetine üye bir Bakanın özelliğidir. Ve er ya da geç yeniden yeşerecek, çünkü nefret söyleminin çirkin siyasi dili, ne fazla ne eksik çirkin ve yabancı düşmanlığı düşüncesinin belgesidir Ve sorun da burada yatmaktadır. Onunla mücadele etmek için sadece siyasi diyaloga yeni bir kalite getirilmesi ve yeni bir ulusal demokrasi ihtiyacı sözleri yeterli olmayacaktır. Zaman, bu sözleri kanıtlayacak gerçek siyasetler zamanıdır. Bizler, Yaradan’ın bize ihsan ettiği bütün sabra sahip olduğumuz gibi, bastırılamaz bir gayrete de sahibiz.

Teşekkür ederim.

LÜTVİ MESTAN

HÖH Genel Başkanı

0 yorum:

Публикуване на коментар