- Müslüman toplumunun hür iradesini hiçe sayan yargı kararlarının yüksek Müslüman dini şurası başkanı sıfatını bahşettiği Nedim Gencev, hukuka aykırı tasarruflarıyla görevlendirdiği sözde bölge müftüleriyle birlikte 8 Ekim günü BTA haber ajansında bir basın toplantısı düzenleyerek, Müslüman toplumunun dini lideri olduğu iddiasını yinelemiştir.
- Gencev, basın toplantısında ve bilahare 12 Ekim günü BTV'ye verdiği mülakatta, 1994 yılında yapılan hukuk dışı konferansta Başmüftü seçilen Hacı Basri Şerif'in vefat etmiş olduğunu, dolayısıyla hali hazırda Bulgaristan Müslümanları Başmüftülüğü makamının münhal olduğunu öne sürmüş, Bulgaristan Müslümanlarının liderliği sorununun halli için önümüzdeki dönemde düzenlenmesi öngörülen konferansın işlevinin, esasen başkanı bulunduğu sözde şura tarafından Hacı Basri Şerif'in yerine bir başka kişinin getirilmesinden ibaret olduğunu ifade etmiştir.
- Gencev söylem ve davranışlarıyla Müslüman toplumunun iradesini yok saymaya devam ederek, gayrimeşru konumunu ulusal ve uluslararası kamuoyuna kabul ettirmeyi amaçladığını adeta ilan etmektedir.
- Bulgaristan Müslümanları 1994 tarihinden bu yana 7 konferans düzenleyerek meşru yöneticilerini seçmişlerdir. Müslüman toplumunun lideri olduğunu, Müslüman toplumu nezdinde itibar ve saygınlığı bulunduğunu iddia eden bir şahıs neden mahkeme kararlarının ardına sığınmış ve neden söz konusu 7 konferanstan hiçbirine katılmamıştır? Liderlik iddiasında bulunduğu Müslüman cemaati ile yüzleşmekten korkmakta mıdır?
- 31 Mayıs 2010 tarihînde verdiği alelacele bir kararla Gencev'in başkanı olduğu "yüksek Müslüman Dini Şurası’nın Müslüman toplumunu temsil ettiğine hükmeden Sofya şehir mahkemesi, 14 yıl önce tescil edilen bu "sözde şuranın bugün icra kabiliyeti için gerekli karar alabilecek sayıda üyeye sahip olup olmadığını neden araştırma gereği duymamıştır?
- Böyle bir araştırma yapılmış olsaydı, mahkeme tarafından "yüksek Müslüman dini şurası" başkanı sıfatı bahşedilen nedim Gencev'in, 31 Mayıs 2010 tarihi itibarîyle artık var olmayan bir şuranın başkanı olduğu anlaşılmış olacaktı.
- Ortada işleyen bir şura olsaydı, Gencev en son 4 yıl gibi uzun bir süre önce 2006 ocak ayında yapıldığını iddia ettiği, şura üyelerinin büyük çoğunluğunun vekaletine istinaden kendisi tarafından imzalanmış şura kararını kanıt olarak sunmak zorunda kalmazdı.
- Gencev, bu izansız mahkeme kararının oluşturduğu ortamı değerlendirerek, bu defa bir kısmı vefat etmiş olan şura üyelerinin tamamının vekaletine istinaden 1 Haziran 2010 tarihînde bir şura toplantısı yaptığını iddia etmiş ve sahte imzalarla şura kararı çıkartmıştır.
- Bizim muttali olduğumuz bu sahtekarlığı ortaya çıkarmak ve durumu olduğu gibi tespit etmek idari ve adli makamlar için çok mu zordu?
- Gencev, hukuken geçersiz bu şura kararına dayanarak ilgili belediyelerden kendine müzahir bölge müftülerinin atanmasını ve bazı encümenlerin kayıtlarının silinmesini talep etmiştir.
- Diyanet işleri müdürlüğünün, hayali bir şuraya ve sahte imzalara dayalı butlan bir tasarrufa istinaden, belediyelerden Gencev'in talebinin yerine getirilmesini istemesi ve böylece hukuk devleti normlarını altüst eden bir uygulamaya ortak olması Başmüftülük yönetiminde büyük şaşkınlık ve hayal kırıklığı yaratmıştır.
- Mesele, ulusal ve uluslararası kamuoyuna Müslüman toplumunun dini liderliği için iki farklı grubun mücadele ettiği şeklinde takdim edilerek Müslüman toplumda bölünme olduğu hissi yaratılmakta, böylece Müslüman toplumunun içişlerine müdahale etmek için gerekçe sağlanmaktadır.
- Komünist rejim tarafından Başmüftü atandığı dönemde Bulgaristan Müslümanlarının isimlerinin değiştirilerek kimliklerinin yok edilmesi girişimlerine, camilerin kapatılmasına, dini vecibelerini yerine getiren Müslümanların cezalandırılmalarına seyirci kalan, böylece Bulgaristan Müslümanlarına karşı girişilen insan hakları ihlallerine ortak olan, eline fırsat geçtiğinde Başmüftülüğün malvarlığını yağmalayan sahte bir müftü bugün hangi cesaretle Müslüman halkına liderlik yapmayı düşünmektedir?
- Müslüman azınlığı itaat altına almak için geçmişte Gencev'i kullanan güçler acaba Bulgaristan Müslümanlarının hafızasının 20 yıl öncesini unutulacak kadar sığ olduğunu mu
Zannetmektedirler? Gencev'in arkasındaki güçlere sesleniyoruz: "kullanım süresi dolmuştur. Piyasadan çekiniz."
- Bulgaristan Müslümanlarının hür iradeleriyle, üçüncü tarafların gözlemciliğinde kendi yöneticilerini seçebilecekleri bir ulusal konferans düzenlenmesi için gerekli koşulların oluşturulması yönünde Başbakan Borisov tarafından verilen talimatın hemen akabinde Gencev'in özel güvenlik şirketi mensuplarını kullanarak Başmüftülük binasını ele geçirmeye kalkışması, aynı şekilde, Müslüman düşmanı bir siyasal partiyle iltisaklı bir başka özel güvenlik şirketinin silahlı elemanları aracılığıyla Razgrad bölge müftülüğüne zorla girmeye kalkması, Gencev'in belirli çevrelerin kendisine yüklediği işlevi yerine getirirken Müslüman toplumunun menfaatlerine halel getirmekte ve Müslüman toplumunun değerlerini rahatlıkla çiğnemekte bir sakınca görmediğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
- Gencev'in Bulgaristan Müslümanlarının huzurunu bozacak bu tür girişimlere devam etmesine daha fazla izin verilmemesini, Bulgaristan Müslümanları ulusal konferansının huzurlu bir ortamda gerçekleştirilmesini sağlayacak şartların bir an önce oluşturmasını bekliyoruz.
- Bulgaristan cumhuriyetinin nüfusunun çoğunluğunun sahip olduğu dinî inançtan farklı bir dini gruba ait olduğumuz için devamlı şüpheyle bakılan, toplumsal ve kamusal alanda ayrımcı muameleye maruz kalan, kontrol altında tutulması gereken, ötekileştirilen bir azınlık muamelesine tabi tutulmaktan rahatsızlık duyduğumuzu kamuoyunun dikkatine getirmek istiyoruz.
- Bu meyanda, Müslüman toplumu üzerindeki baskının yukarıda sayılan nedenlerle had safhaya ulaştığı bir dönemde, Rodoplar bölgesindeki 12 din adamının yasadışı köktendinci bir oluşum ile iltisaklı oldukları gerekçesiyle 6 Ekim günü gözaltına alınmalarıyla sonuçlanan operasyonun Müslüman azınlığı töhmet altında bırakacak şekilde kamuoyuna yansıtılmasını Müslüman toplumuna yönelik önyargının varlığını teyit eden tehlikeli bir gelişme olarak değerlendiriyoruz.
- Aşırı İslami akımların, geleneksel İslami yaşayış tarzına sahip Bulgaristan Müslüman toplumu içinde kök salamayacağını müdrik olarak, keza, Başmüftülüğe bağlı dini eğitim sisteminin köktendinci oluşumlara karşı garanti teşkil ettiğini hatırlatarak, devlet ricalini ve basın-yayın organlarını bu
Konuda sağduyulu olmaya ve yanlış anlamalara imkan verebilecek açıklamalardan kaçınmaya çağırıyoruz.
- Bulgaristan cumhuriyetinin sadık vatandaşları olarak anayasa ve yasalar yoluyla sahip olduğumuz din ve vicdan hürriyeti uyarınca, kolektif kimliğimizin gerektirdiği hakları engelsiz kullanabilmek istiyoruz. Bulgaristan Müslümanlarının meşru, seçilmiş temsilcisi olarak faaliyet gösteren Başmüftülük yönetiminin görevlerini la yıkı veçhile icra etmesini ve Müslüman azınlığın hür iradesinin tecelli etmesini önleyen, kendi yöneticilerini seçmesinin önündeki tüm hukuki ve idari engellerin kaldırılması çağrısında bulunuyoruz.
Başmüftülük Basın Yayın Şubesi
15102010
Абонамент за:
Коментари за публикацията (Atom)
0 yorum:
Публикуване на коментар